Ülkemiz tarımını daha da büyütmemiz, toprağımızı koruyup geliştirmemize bağlı

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, ülke topraklarının fabrika ve konut yapımlarından dolayı tarım dışı kalmasının geçmişten bu yana yaşandığını ve topraklarımızı koruyup geliştirdiğimiz oranda tarımı daha da büyüteceğimizi belirterek "Tarımda particilik olmaz. Bunu kaldırmamız gerekiyor. Topraktan daha büyük bir milli mesele yok. Nerede doğru varsa onu almamız gerekiyor. Burada siyaset, politika olmaz. Hep beraber tarıma böyle bakmamız gerekiyor." dedi.

Çelik, Adana'da bir otelde düzenlenen Milli Tarım Buluşmaları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, bu toplantıların ikincisini gerçekleştirmeye başladıklarını, birinci buluşmalarında elde ettikleri bilgilerle Milli Tarım Projesi'ni oluşturduklarını söyledi.

Tarımla ilgili çalışmalara topraktan başlamaya karar verdiklerini ifade eden Çelik, yaptıkları araştırmada toprağın durumunun içler acısı olduğunu

gördüklerini anlattı.

Toprakların rastgele kullanılan kimyasallar nedeniyle perişan edildiğini, plansız şehirleşmeyle ovaların adeta yağmalanma ve betonlaşmayla karşı karşıya olduğunu gördüklerini aktaran Çelik, şunları söyledi:

"Birinci görevimiz toprağın niteliğini korumak, geliştirmek, ikincisi toprağın fiziki olarak korunmasını sağlamak. Ovaları bunun için tarımsal sit alanı ilan ediyoruz. 141 tanesini ilan ettik. Bu sit alanı sayısını hızlı bir şekilde ilk etapta 220'lere 300'lere taşıyacak şekilde Türkiye sathında çalışmalarımız var. Nerede bir tarım arazisi, ova görüyorsak oranın tarımsal sit alanı ilan edilmesi noktasında yaygın bir çalışmamız var. Bu, bizim torunlarımıza ve çocuklarımıza borcumuzdur. Bunu korumadığımız an, en büyük vebal altında kalırız."

Çelik, topraktaki elementlerde de araştırma yaptıklarını, toprakta asgari 18 element bulunması gerekirken beklediklerinin çok altında rakamlar gördüklerini, toprakların yüzde 20'sinin iyiden iyiye niteliğini kaybettiğini aktardı.

"941 havzanın gübre kılavuzu olacak"

Bakan Çelik, toprağın tekrar canlanması, verimli hale gelmesi için mutlak suretle toprak ile gübre ve kimyasalın buluşmasını bir dizaynla yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini belirtti.

Bu çerçevede 941 havzada yaptıkları araştırmalar sonucunda kullanılacak gübre kılavuzlarının hazırlandığını dile getiren Çelik, "941 havzanın gübre kılavuzu olacak. Ancak o gübreler kullanılacak. Ne kadar kimyasal, ne kadar mikrobiyal gübre, hangi oranla karışacak. Toprak, neye ihtiyacı varsa, yapılan tahlilde çıkan neticelere göre gübre kılavuzuna dönüşecek." dedi.

Çelik, gübre konusunda yaptıkları düzenlemede fabrikaların alışkanlıklarını değiştirmelerini istediklerini belirtti.

Bir şey zararlı ise kullanılmasına devam edilmeyeceğini vurgulayan Çelik, "Nerede bir değişiklik yapmak gerekiyorsa fabrika da ayarını ona göre yapacak. Hangi gübreye ihtiyaç varsa topraklarımızın ona göre gübre üretim yoğunluğunu artıracak, ona göre kendisini dizayn edecek. 'E ben böyle alıştım. Böyle üretirim. Nitrat 33'ü üretiyorum. Bombalar patlasın,  yani toprağa zararlıysa zararı devam etsin. Hayır." ifadesini kullandı.

"Sertifikalı tohum kullanımına geçeceğiz"

Çelik, toprağın nitelikli hale gelmesinden sonra buna atılacak tohumların sertifikalı tohum olmasını istediklerini belirtti.

Buna karşı bir kesimin "eyvah bizim yerel tüm tohum çeşitlerimiz ortadan kalkıyor. Bilmem kimlere peşkeş çekiyorlar" dediğini aktaran Çelik, "Arkadaşlar arazimiz küçülüyor. Topraktaki verim artık esas olmalı. Dünyada, Türkiye'nin ektiği kadar arazi, bir yılda tarım dışı kalıyor. Türkiye 14 milyon hektar ekiyor, bu kadar arazi dünyada tarım dışında kalıyor. Bunun Türkiye'ye yansıması da var." değerlendirmesinde bulundu.

Çelik, yerli tohumu da geliştireceklerini, buna yönelik sertifikalandırma çalışmalarının sürdüğünü belirterek, çiftçilerden sertifikalı tohum kullanmalarını istedi.

"Tarımda particilik olmaz"

Toprakların tarım dışı kalmasının ülkede geçmişten bu yana yaşandığını, siyasi iktidarların bunu fark etmediğini aktararak şöyle devam etti:

"Tarımda particilik olmaz. Bunu kaldırmamız gerekiyor. Topraktan daha büyük bir milli mesele yok. Nerede doğru varsa onu almamız gerekiyor. Burada siyaset, politika olmaz. Doğruyu kim söylemişse başım gözüm üstüne. Hep beraber tarıma böyle bakmamız gerekiyor. 'Benim dönemde 100 hektar daha az gitmiş'. Ne anlamı var. Ben de de gitmiş, sende de gitmiş, başkasında da gitmiş. Her dönemde toprak kaybetmişiz. Her dönemde de tarım kaybetmiş. Niye? Toplu konut yapacağız. Niye? Fabrikalar yapacağız. Yani bu ülkede fabrika yapacak yer de var, toplu konut yapacak yer de var ama kim dedi ki 'ovanın ortasında toplu konut yapılır, fabrika yapılır' diye. Hem yer altı sularını hem yer üstü sularını da perişan etmişiz. Doğruları söylemeyelim, doğruları yapmayalım, sonra yani söylemedi madalya mı takacak birisi. Doğruları yapmak zorundayız. Madem siyasete çıkmışsınız kararları alacak ve uygulayacaksınız, kimin işine gelir gelmez."

Çelik, kişisel olarak hayvan ithalatını istemediğini ancak ülkedeki hayvan sayısının buna izin vermediğini dile getirerek bu durumun önüne geçmek için üreticinin destekleneceğini, ithalatı kademeli olarak düşüreceklerini anlattı.

"Vahşi sulama, topraklarımızı alıp götürüyor"

Çelik, suyu tarlayla buluşturamadıklarını, buluşturunca da eğitim sorunu, babadan kalma çiftçiliğin kullanılması nedeniyle birtakım sorunlarla karşılaştıklarını ifade etti.

"Su geldi problem, su gelmedi problem" diyen Çelik, şunları kaydetti:

"Ben iki dönemdir Şanlıurfa milletvekiliyim. Harran Ovası buğdayın ilk ekildiği coğrafya diyoruz. Şimdi Harran Ovası'na suyu getirdik. Şimdi o kadar drenaj projelerimiz var ki çoraklaştırmışız araziyi sudan dolayı. Su, almış toprağı götürüyor. Suriye'ye gidiyor bütün toprak. Verimli topraklar. Açıyor Hacı abim suyu. Vahşi sulama alıp götürüyor. Bu sulama değil ki. Diğer taraftan kuraklıktan dolayı bir vatandaş su bekliyor. İkisi de problem."

"Buğdayda kuraklığı TARSİM kapsamına alacağız"

Bakan Çelik, tarımda sigortalama çalışmalarını yaygınlaştıracaklarını, bu yıl buğdayda kuraklığı Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) kapsamına alacaklarını dile getirdi.

Tarımda sigortanın trafik sigortası, kasko gibi düşünülmesini isteyen Çelik, "Tarlan, afetten dolayı zarara uğradı. Sigorta yaptırın. Sigorta gelip bedelini ödeyecek. Bu 2020'lerde değil 2018'de tümden TARSİM hizmetinde olacak. 60 hektar için 360 liralık prim karşılığında 10 bin lira tazminat hakkınız var." diye konuştu.

Çelik, lisanslı depoculuk üzerinde çalıştıklarını, bu yıl 1 milyon ton depo inşa edildiğini, hedeflerinin 3.5 milyon lisanslı depo olduğunu aktardı.

"3 milyon tona yakın pamuk üretimi bekliyoruz"

Çelik, stratejik ürün olan pamuğa dönük Milli Tarım Projesi kapsamında uygulamalar olduğunu, pamuk ekilen alanları 5 milyon dekara çıkardıklarını ifade ederek "Pamuk, Türkiye'de şu anda 417 havzada ekilirken biz bunu 140 havzaya indirdik. Alanı daralttık ama olması gereken yerleri sağlıklı belirledik. Burada şimdi 3 milyon tona yakın pamuk üretimi bekliyoruz. Şu anda 2 milyon 100 bin ton civarındaki üretimi artırmayı düşünüyoruz." şeklinde konuştu.

Çelik, karpuzun da önümüzdeki dönemde nerelerde ekileceğini belirleyeceklerini bildirdi.

Konuşmanın ardından toplantı basına kapalı olarak devam etti.