TÜRKİYE'DE BESLENME DURUMU VE KÖTÜ BESLENMEYE BAĞLI SORUNLAR


Ülkemizde halkın beslenme uygulamaları ve alışkanlıkları ile besin hazırlamaları sosyo-ekonomik düzeye, yerleşme yerlerine ve mevsimlere bağımlı olarak farklılıklar gösterir. Bu durum beslenme sorunlarının çeşidi ve görülme sıklığı üzerinde etkili olur.

 

Bu dersimizde öncelikle beslenme durumuna göz atalım:

 

ÜLKEMİZDE BESLENME DURUMU

 

Türkiye'de en fazla tüketilen besin buğday ürünleri dir. Buğday ürünleri ve ekmek tüketimi batıdan doğuya gidildikçe ve kırsal bölgelerde artmaktadır. Genel olarak insanlar güçlerinin ortalama % 44 ü ve protein gereksinimlerinin % 48 ini ekmekten sağlarlar.

 

Süt ve ürünleri ile et ve ürünleri tüketimi ailelerin ekonomik durumlarına bağımlı olarak 4-5 katı değişiklik göstermektedir. Et ve ürünleri tüketiminde yıllara göre azalma olmuştur.

Resim 1. Ekmek Türk halkının en önemli ve en çok tükettiği yiyecektir.

 

 

Süt tüketimi ise genelde çok yetersizdir ve yıllara göre tüketimi azalmıştır.

 

Kuru baklagil tüketimi yıllara göre artış gösterirken taze sebze ve meyve tüketiminde düşüş olmuştur.

 

Şeker ve tatlıların tüketimi bu besin maddelerinin diğerlerine göre ucuz olması ve bu sektörde ürün çeşidinin artması ile artış göstermiştir. Yumurta tüketiminde de az miktarda azalma görülmüştür.

 

 

Resim 2. Yıllara göre tüketimi artan besinler şeker ve şekerli ürünler ile kuru baklagillerdir.

 

 

Bu bilgiler ışığında Türkiye'de son yıllarda besin tüketimi düzeyinde olumsuz bir değişme olduğu söylenebilir.

 

Şimdi ülkemizde sık karşılaşılan beslenme sorunlarını görelim.

 

ÜLKEMİZDE SIKLIKLA GÖRÜLEN BESLENME SORUNLARI

 

Bunların başlıcaları şunlardır.

- Protein enerji yetersizliğine bağlı büyüme ve gelişme geriliği

- İyot yetersizliği sorunları

- Gece körlüğü

- Raşitizm

- Demir eksikliği anemisi

- Şişmanlık

- Vitamin eksikliği

- Diş çürükleridir.

Bu sorunları ayrı ayrı inceleyelim. Ama önce yeterli ve dengeli beslenmenin ne olduğunu öğrenelim.

 

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR?

 

Vücudun büyümesi, gelişmesi, yaşamın sürdürülmesi ve sağlığın korunması için gerekli olan besin öğelerinin yeterli miktarda alınması ve vücutta uygun şekilde kullanılmasına yeterli ve dengeli beslenme denir.

 

Resim 3. Yeterli ve dengeli beslenmenin ilk koşulu öğünlerimizde her yiyecek grubundan besinlerin bulundurulmasıdır.

 

 

Eğer besin öğeleri vücuda gerekli olduğu düzeyde alınamazsa, yeterli enerji oluşamadığı için vücut dokuları yenilenmez, yapılanamaz ve yetersiz beslenme görülür.

 

Yada insan gereğinden çok yerse, besin maddeleri,gereğinden fazla alınmış olur. Çok alınan besin maddeleri vücutta yağ olarak birikir ve şişmanlık yani dengesiz beslenme durumu görülür.

 

Bazen de insan yeterince yese bile, uygun seçim yapamadığı yada yanlış pişirme yöntemi uyguladığı için besin öğelerinin bazılarını vücuduna alamayabilir.

 

 

 

Resim 4. Et, süt ve deniz ürünleri dengeli beslenmenin vazgeçilmez unsurlarıdır.

 

 

MALNUTRİSYON

 

(PROTEİN-ENERJİ YETERSİZLİĞİ)

 

Malnutrisyon bebeği anne sütünden sonra yeterli ve dengeli beslenmeye alıştıramamakla ortaya çıkan bir durumdur.

 

Bebek kaşıkla beslenemez hale gelir veya değişik gıdaları alamaz, kusar. Buna bağlı olarak proteinler, vitaminler, eser elementler de yeterince alınamamış olur.

 

Nedenleri:

 

- Ailenin çocuk bakımı ve beslenmesi konusunda bilgi yetersizliği

- Ailenin kalabalıklığı ve sık doğumlar sonucu çocuklara ilginin azalması,

- Çevre koşullarının bozukluğu nedeniyle enfeksiyonların fazlalığı,

- Ekonomik güçsüzlük

- Ayrıca yaz aylarında sıklıkla görülen ishallerde protein-enerji yetersizliklerine neden olur.

 

Sonuçları:

 

- Vücut direnci azalır, hastalıklara yakalanma olasılığı artar, hastalıklar uzun sürer ve ağır seyreder,

Resim 5. Yetersiz ve dengesiz beslenen çocuklarda büyüme ve gelişme geriliği görülür.

 

 

- Zeka gelişimi yavaşlar,

- Bebek ve çocuk,ölümlerine yol açar.

 

Beslenmenin ve gelişmenin devamlı uzmanlarca takibi ve aşılanma sayesinde bebekler sağlıklı yaşamlarını ilk iki yılda sürdürerek beslenme bozukluğuna girmeden, hastalanmadan iyi bir şekilde büyürler. Bu konu 9. dersimizde tek başına ayrıntılı olarak incelenecektir,

 

İYOT YETERSİZLİĞİ

 

Türkiye iyot yetersizliğin yaygın olduğu bir bölgedir.

 

Nedenleri

 

- Dağlık ve kayalık yörelerde suların ve toprağın az iyot içermesi,

- Deniz ürünlerinin az tüketilmesi veya hiç tüketilmemesidir.

Resim 6. İyot eksikliği her yaşta guatra neden olur.

 

 

Sonuçları:

 

- İyot yetersizliğinde trioid bezinin boyun bölgesinde büyümesi sonucu özellikle kadınlarda guatr hastalığı na yol açar,

- Troid bezinin aşırı büyümesiyle yetişkinlerde üreme yeteneğine zarar verir,

- Yine trioid bezinin aşırı gelişmesi zeka geriliğine, sağırlık ve dilsizliğe neden olur,

- Gebelerde düşük, ölü doğum ve erken doğum, bebeklerde sağlıksız ve düşük ağırlıkta doğumlara neden olur.

- Bebek ve çocuk ölümlerine neden olur.

•  Cüceliğe neden olur.

 

Resim 7. İyot yetersizliği önlenebilir zeka geriliğinin en başka gelen nedenidir.

 

 

Önlemi:

 

İyot yetersizliğine bağlı sorunlardan korunmak için kullandığımız tuzun mutlaka iyotlu tuz olması gerekir.

 

 

Resim 8. İyot yetersizliğinden kurtulmak için iyotlu tuz kullanın.

Resim 9. Yemeğinize iyotlu tuz, vücudunuza sağlık katın.

 

 

İYOTSUZ TUZU ALMAYIN, Çünkü o tuzun hiçbir faydası olmaz.

 

 

İyotsuz tuzla beslenen bebekler hem zekaca geri kalırlar, hemde çok şiddetli zeka geriliği olmasa bile bu çocukların okul başarısızlığı ile karşıkarşıya gelme riski vardır.

 

A VİTAMİNİ VE GECE KÖRLÜĞÜ

 

A vitamini görme ile ilgili bir vitamindir. Eksikliğinde gece körlüğü olur.

 

Ayrıca A vitaminin vücudu mikroplara karşı koruyan, vücudun direncini artıran bir vitamin olduğu anlaşılmıştır.

 

Özellikle kızamık hastalığı sırasında A vitamini eksikliği olan çocuklar maalesef zatürre olmakta, hatta zatürre olan çocuklar ölmektedirler. Halbuki çocuklara A vitamini verecek olursak ölümden kurtulurlar.

 

İşte bu eksiklikleri önlemek için küçüklükten başlamak üzere bebeklerin vitamin şurupları olmaları gerekir. Vitamin şurubu veya tableti almazsa bile mutlaka A vitamininden zengin gıdalarla beslenmesi gerekir.

 

A vitamini de bildiğiniz gibi en çok havuçta bulunur. Bu bebeklere bol miktarda havuç ezmeleri, havuç suları vererek A vitamini eksikliğini önlemeniz gerekir.

 

D VİTAMİNİ-RAŞİTİZM

 

Raşitizm 3 ay ile 2 yaş arasında belirtileri görülen kemik hastalığıdır.

 

 

Resim 10. Raşitizm sonucu bacak O veya X şeklini alabilir.

 

 

Nedenleri:

 

- D vitamininin yetersiz alınması,

- Güneş ışığından yeterince yararlanama,

- Çocukların süt ve ürünlerini yetersiz tüketmesidir.

 

Belirtileri:

 

-Çocukların bacakları eğri olur,

-Bıngıldakları geç kapanır,

-Geç yürürler,

-Dişleri geç çıkar,

- Hastalıklara kolay yakalanırlar,

- Kız çocuklarının kemiklerinde oluşabilecek bozukluklar, ileride doğum güçlüklerine ve ölümlere neden olur.

- Bebeğin kanında kalsiyum düzeyi düşeceği için bebekte kasılmalar, havaleler görülür.

 

Önlemi:

 

D vitamini eksikliği sadece ağızdan vitamin vermekle giderilemez. Vitamin takviyesinin yanısıra bebeklerin mutlaka günün güneşli; saatlerinde sokağa çıkarılması ve güneş almasının sağlanması gerekir.

 

 

Resim 11. Raşitizmden korunmak için güneşlenmek yeterlidir.

 

DİKKAT!

 

Bebeği camın arkasında tutarak vücudundaki D vitaminini aktif hale geçiremezsiniz. Çünkü cam bunu önler. Bu nedenle sıcak ve güneşli havalarda bebekleri 10-15 dakikada olsa sokağa çıkarmakta fayda vardır.

 

DEMİR EKSİKLİĞİ ANEMİSİ (KANSIZLIK)

 

Demir eksikliği anemisi; çocukların, gebe ve emzikliler ile yetişkin kadınların önemli bir sorunudur.

 

Nedenleri:

 

- Diyette bitkisel besinlerin ağırlıklı olması,

- Diyette demir elementinin yetersiz olması ve demir kullanımını artırıcı etkisi olan C vitamininden yetersiz tüketilmesi,

- Gebelik, sık gebelik, düşük yapma ve doğum dönemlerinde aşırı çay-kahve tüketimi, toprak yeme v.b. alışkanlıklar vücudun demir ihtiyacını artırırlar,

- Ayrıca sık geçirilen hastalıklar besin alımını dolayısıyla demir alımını azalttığından demir eksikliği meydana gelebilir.

 

 

Resim 12. Kandaki hemoglobin sayısının düşüklüğü kansızlık denilen soruna neden olur.

 

Belirtileri:

 

- Fiziksel gücün azalması, yorgunluk,

- Çalışmaya karşı isteksizlik,

- Dikkat azalması ve okul başarısının düşüşü,

- Göz kapaklarının içi, avuç içleri, tabanlar, dudaklarda solgunluk,

- İştahsızlık, huzursuzluk, neşesizlik,

- Çocuklar kil ve toprak yemeye istek gösterebilir.

 

ŞİŞMANLIK

 

Ülkemizde önemli bir beslenme sorunu da şişmanlıktır. Şişmanlık vücutta yağ miktarının artması olarak tanımlanır. Vücutta yağ miktarının artmasına bağlı olarak vücut ağırlığı da arzu edilenden fazla olur.

 

Nedenleri:

 

- Şişmanlık genellikle fazla yeme ve

- Hareketsizlikten oluşur.

 

Sonuçları

 

Şişmanlığın insan sağlığı üzerine olumsuz etkileri vardır. Bunlardan başlıcaları:

 

- Yetişkinlerde kalp, damar hastalıkları,

- Diabet (Şeker hastalığı),

- Göğüs ve prostat kanseri gibi hastalıklara neden olur.

- Ölüm riskini artırır.

 

Önlemi:

 

Küçük yaşlardan itibaren yeterli ve dengeli beslenme ile düzenli spor yapma alışkanlığı edinilmesidir.

 

VİTAMİN YETERSİZLİĞİNE BAĞLI SORUNLAR

 

Vitamin yetersizliği belirtilerinden en sık rastlanılan B 2 vitamini yani riboflavin yetersizliğine bağlı olarak dudaklarda görülen bozukluklardır.

 

Nedenleri:

 

Okul çağı çocuklarında süt ve ürünleri ile yeşil yapraklı sebzelerin yetersiz tüketilmesi sonucu görülür.

 

DİŞ ÇÜRÜKLERİ

 

Diş çürükleri çocuklarda önemli bir sorundur.

 

Nedenleri:

 

- Şeker ve şekerli besinlerin fazla ve sık tüketimi,

- Düzenli diş bakımı yapılmaması,

- Diş büyümesi ve olgunlaşması döneminde süt ve ürünlerinin, sebze ve meyvelerin yeterince tüketilmemesi,

- Sularda flor eksikliğidir.

 

Sonuç olarak: Beslenme sorunlarının önlenmesi için beslenme konusunda bilinçli olmalı, çevremizdeki kişilerinde bilinçlenmesine yardımcı olmalı, yanlış inanış ve uygulamaların ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmalıyız.